17 Nisan 2024 09:39
İslami finans sisteminin geniş anlamda en temel özelliği, sosyal, politik ve kültürel alanlarda olduğu gibi ekonomi alanında da insanların yararını gözetleyen, yanlış ve haksız uygulamaları ortadan kaldıran bir sistem oluşudur (Miller ve diğerleri, 2008). Bu sistem İslam hukuku kaidelerini esas alan bir takım prensiplerden oluşmaktadır. İslami finansın bu temel prensipleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
İslami finans sisteminin geniş anlamda en temel özelliği, sosyal, politik ve kültürel alanlarda olduğu gibi ekonomi alanında da insanların yararını gözetleyen, yanlış ve haksız uygulamaları ortadan kaldıran bir sistem oluşudur (Miller ve diğerleri, 2008). Bu sistem İslam hukuku kaidelerini esas alan bir takım prensiplerden oluşmaktadır. İslami finansın bu temel prensipleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

 

Faizin Yasak Olması 

Borç verilen bir parayı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla geri alma veya vadeli bir alacağın vadesinde ödenmemesi durumunda ek vade karşılığında alınan fazlalık olan faizin yasak oluşu (Yozgat, 2010), İslam hukukunun asli kaynaklarından olan ayet ve hadislerle sabittir. Konu ile ilgili ayetlerden birkaç tanesi şöyledir;
 
“İnsanların malları içinde artsın diye faizle her ne verirseniz Allah katında artmaz. Ama Allahın hoşnutluğunu isteyerek her ne zekat verirseniz; işte bunu yapanlar sevaplarını kat kat artıranlardır (Rum, 39).”
 
“Faiz yiyenler ( kabirlerinden ), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların, Alım-satım tıpkı faiz gibidir, demeleri yüzündendir. Halbuki Allah alım satımı helal faizi haram kılmıştır (Bakara 275).”
 
Yukarıdaki ayetlerde faiz açık ve kesin bir dille yasaklanmıştır. Vadeli alış-veriş ile faiz bir biriyle karıştırıldığından ilgili ayette alış-veriş ile faizin farklı muameleler olduğu vurgulanmış ve alış-verişin helal olduğu belirtilmiştir (Gül, 2006). Birçok konuda olduğu gibi faiz de Kur’an’da genel hatlarıyla işlenmiştir. Faiz ile ilgili detay açıklama ve uygulamaları Hz. Peygamberin kavli ve fiili hadislerinde bulmak mümkündür. Bu hadislerden birkaç tanesine aşağıda yer verilmiştir;
 
Resulullah, ( s.a.v.) “Yedi helak edici günahtan kaçının” diye buyurdu. Sahabe “Ey Allahın Resulu onlar nelerdir?” diye sordular. Şu cevabı verdi: “Allaha ortak koşmak, büyü yapmak, dinen öldürülmesi gerekenin dışında kanı haram kılınan birini öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaşta cepheden kaçmak, iffetli ve namuslu kadınlara iftira etmek (Mutlu, 2003).”
 
Faizle ilgili en çok zikredilen hadislerden bir tanesi de Hz. Peygamberin Veda Hutbesi’nde söylediği faiz ile ilgili sözleridir. “Biliniz ki cahiliye ribasının tamamı kaldırılmıştır. Anaparalarınız sizlerindir. Ne zulmedin ne de zulme uğrayın (Aktepe, 2010).”
 
“Altına mukabil altını, gümüşe mukabil gümüşü, buğdayla buğdayı, arpayla arpayı, hurma ile hurmayı ve tuza mukabil tuzu satmayınız. Ancak eşit miktarda ve peşin olursa o müstesna. Her kim artırır veya fazla alırsa faiz alıp vermiş olur. Bunda alan ile veren arasında fark yoktur (Yozgat, 2010).”
 
Faiz ile ilgili hadislere baktığımızda, faizin anapara veya sermaye üzerinde meydana gelen fazlalık olduğu ve çoğunlukla borçta ortaya çıktığı sonucu çıkmaktadır. Para dışında herhangi bir ürünün kendi cinsiyle mübadelesinde veya ticaretinde de fazlalık kısmın faiz olduğu belirtilen bir diğer husustur.
 

Risk, Kar ve Zarar Paylaşımı

Faizsiz finansın temelinde paylaşım ve ortaklık olgusu yer almaktadır. İslam hukuku paranın kazanç sağlamasına karşı değildir. Faiz yerine paranın emekle ve ticaretle kar ve zarar ortaklığına gidilerek kazanılmasını prensip haline getirmiştir (Khan, 2013). Yatırımcı girişimciye bizatihi ortak olmakta ve elde edilecek kar veya zarardan payını alabilmektedir. Her zaman yatırımcının zarar etme olasılığı vardır. Kar, sermayenin ticari, Sınai veya zirai olarak işletilmesi sonucu elde edilen bir artı olarak değerlendirildiğinde, kar elde etmek için mutlaka bir faaliyetin yapılması zorunluluğu bulunmaktadır (Çürük, 2013). Bu faaliyetlerden de gerek rekabet gerek ticari zorluklardan dolayı kar elde etmek her zaman mümkün olmayabilir.
 
İslami finansta faizin yasak olmasından fon talep eden, arz eden ve bunlara aracılık eden faizsiz finans kurumu birer ortak konumundadırlar. Aracı kurum direk olarak fon arz eden ve talep edene ortakken, fon arz eden ve talep eden de dolaylı olarak ortaktırlar. Geniş bir çerçeveden baktığımızda hem kar ile zarar hem de risk bu her üç ortak arasında paylaşılmaktadır. Risk veya kar ile zararın bütün taraflar arasında paylaşılması aşağıdaki şekilde de gösterilmektedir.
 
 
Sosyal adalet de her iki tarafın hem risk hem de kar ve zararı dengeli ve adilane bir şekilde paylaşmasını, ortaklar arasında haksız kazanca yol açacak davranışlardan uzak durulmasını, emek ve sermayenin birlikte yatırıma yönelmesini gerekli kılar (Tunç, 2010).
 

Belirsizliğin Yasak Oluşu (Gharar)

İslam hukuku ve dolayısıyla İslami finansın temel konularından biri de garar meselesidir. Garar kelime olarak, tehlike, risk, kişinin bilmeden malını veya canını tehlikeye atması gibi anlamlara gelir (DİA, 1996). Terim olarak ise, bir borç ilişkisinde borca neden olan konunun belirsiz olması, akıbetinin kapalı olması veya sözleşmenin haksız kazanca yol açacak şekilde kapalı olup anlaşılır olmaması anlamına gelir (Yozgat, 2010). Bir diğer deyişle satıcının ne sattığının tam olarak belli olmaması ve ne sattığını bilmemesi ve alıcının da ne aldığının tam olarak belli olmaması ve ne aldığını bilmemesinden kaynaklanan bir tür risk olarak tanımlanabilir (Tunç, 2010). Bu risk insanların veya şirketlerin maruz kaldığı sistematik olmayan riskler içerisinde değerlendirilebilir.
 
İslami finansta da taraflar arasında ortaklığa konu olacak ürün veya hizmetin açık, net ve anlaşılır bir şekilde bilinmesi gerekmektedir. Bu şartları taşımayan alım satıma konu ürün veya hizmetler bir tarafı riske maruz bırakacağından spekülatif olarak değerlendirilmiş ve yasaklanmıştır (Van Greuning ve Iqbal, 2008).
 
Garar, İslam hukuku ve İslami finansta anlaşılması pek kolay olmayan bir konudur. Ortaya çıkabileceği alanların belirlenmesi ve daha iyi anlaşılması için aşağıda birkaç örneğe yer verilmiştir (DİA, 1996).
 
Garar yasağı ile belirsizliğin ortadan kaldırılarak alım satımın şeffaf hale getirilmesi, alıcı ve satıcının maruz kalabilecekleri risklerin ortadan kaldırılması, mağdur edilmemelerinin sağlanması ve haksız kazancın önlenmesi amaçlanmaktadır. İslami finanstaki garardan korunma, günümüz ekonomilerde kullanılan Pazar ve tüketicilerin korunmalarına yönelik faaliyetlere benzetilebilir. Diğer taraftan garar yasağıyla doğru ve eksiksiz bilginin elde edilmesi amaçlandığından garar yasağı, modern finansın üzerinde durduğu asimetrik bilginin ortadan kaldırılmasına da benzetilebilir (Çürük, 2013).
 
İslami finans esaslarına göre yapılan işlemlerin taşıması gereken şartlar aşağıdaki şekilde gösterilmiştir:
 
 

Kaynak:

Faizsiz Finansın Temel Prensipleri ile Türkiye’de Reel Kesimde Kullanılması

Hediyetullah KARAHAN – Hicabi ERSOY
 
 
 

İslami finansın temelleri özetle aşağıdaki ilkelere dayanmaktadır:

  • YASAKLAR
  1. FAİZ
    • Borç ilişkisinde önceden belirlenmiş fazlalık
    • Önceden belirlenmiş komisyon
  2. BELİRSİZLİK İÇEREN FİİLER ( GHARAR )
    • Fiyatlar belirli olmalı
    • Sözleşme maddeleri anlaşılır olmalı
  3. HARAM SAYILAN FAALİYETLER
    • Kumar, bahis, şans oyunları, alkol, domuz ürünleri, vd….
    • Başkalarının kaybetmesi veya zarar görmesi sayesinde menfaat sağlayan eylemler
  4. SPEKÜLASYON
    • Satın alma gücü olanların ucuz zamanda çarşı ve pazarı tarayıp toplamaları sonra fahiş fiyata satmaları
  • OLMASI GEREKENLER
  1. RİSKİN PAYLAŞIMI
    • Yatırımcı ve tasarruf sahibinin karı olduğu kadar zararı da paylaşmaları
    • Sosyal adalet, eşitlik
  2. SÖZLEŞME
    • Şeffaflık
    • Hak ve sorumlulukların açık bir şekilde yazılması
  3. MALA HÂKİM OLUNMASI GEREĞİ
    • Bir malın alınıp satılması için o malın sahibi olunması
  4. FİYATLARIN BELİRLENMESİ
    • Mümkün olan en ucuz şekilde
 
Kaynak: Guéranger, François. “Finance Islamique”