26 Nisan 2024 03:13

İslami hisse senedi endeksleri oluşturulurken finansal ölçütlerde genel olarak %33 eşik değerinin kullanılması, Şer’i danışma kurulları tarafından miras ile ilgili bir Hadis-i şerife ve alaşımlı bir emtianın içerisindeki alaşımlardan hangisi sayılacağı ile ilgili fıkıh kuralına dayandırılmaktadır. 

Amir bin Sa’d (r.a.)’dan rivayet edilen Hadis-i Şerif’in metni şu şekildedir: Ben Mekke’de hasta iken Hz. Muhammed (s.a.v.) beni ziyarete geldi. Ben de: “Ey Allah’ın Resulü! Malımın hepsini vasiyet etmek isterim ne dersiniz?” dedim. “Hayır olmaz” buyurdu. Ben: “Yarısını” dedim. Yine “Hayır olmaz” buyurdu. “Üçte birine ne dersiniz?” deyince: “Üçte bir… üçte bir de çoktur ama vasiyet edebilirsin. Ey Sa’d! Mirasçılarını zengin bırakman onları fakir ve başkalarına el açar halde bırakmandan daha hayırlıdır” buyurdu. (Buhari, El Vesaya 3; Müslim, 7, 1628)

Söz konusu fıkıh kuralı ise şu şekildedir: “Altın ve pirinç karışımı bir malın üçte birden fazlası altın ise o mal altın olarak kabul edilir.”. Ancak bir kısım ulema bu yorumun zorlama bir yorum olduğunu ve hem hadisin hem de fıkıh kuralının bağlamları dışındaki bir alanda kullanıldıklarını belirtmekte ve bu uygulamayı tenkit etmektedir.

Hayrettin Karaman (2012) ise hisse senedi yatırımında önemli olan noktanın hisse senedinin ortaklık payını temsil ettiği şirketin faaliyet alanı olduğunu, İslami kurallarla çelişmeyen alanlarda faaliyet gösteren şirketlerin hisse senetlerine yatırım yapılabileceğini, şirketin faiz geliri veya faizli borcu olmasının yatırım yapılması için bir engel teşkil etmediği görüşünü savunmaktadır.

Zira günümüz kapitalist ekonomilerinde faizli işlemlerden uzak duran şirket sayısının çok az olduğunu ve eğer böyle bir kısıtlamaya gidilirse Müslümanların yatırım yapacak şirket bulma hususunda zorluk yaşayacaklarını belirtmektedir. Faiz gelirinin veya faizli borcun şirketin öz sermayesini etkilemediğini, dolayısıyla hisse senedi alım-satımından elde edilen sermaye gelirinin İslami açıdan meşru olduğunu ifade etmekte, temettü gelirlerinde ise faiz gelirlerinden elde edilen kısmın ihtiyaç sahiplerine verilerek bir nevi saflaştırma işlemi yapılmasını tavsiye etmektedir.

Finansal ölçütlerde kullanılan oranlar için belirlenen eşik değerlerin de genel olarak tüm endeks sağlayıcılar tarafından %30 ve %33 olarak belirlendiği dikkati çekmektedir. Eşik değerlerin bu şekilde belirlenmesinin nedeni, miras ile ilgili bu Hadis-i şeriftir. Söz konusu hadis-i şerif eşik değerlerinin belirlenmesinde dayanak noktası olarak alınması, bir kısım İslam alimi tarafından eleştiriliyor olsa da bu görüşü savunanlar eğer böyle bir eşik değer belirlenmezse tam anlamıyla faizsiz işlemlerde bulunan şirketlerin bulunamayacağı, bulunsa bile az sayıda şirket ile endeks oluşturmanın mümkün olmayacağını belirtmektedirler.

 

Konuyla ilgili şu yazılara da göz atabilirsiniz:


https://helalborsa.com/arindirma-islemi-nasil-yapilmalidir/

https://helalborsa.com/arindirma-hakkinda-birkac-cevap/

https://helalborsa.com/katilim-hisselerinde-ruhsat/

https://helalborsa.com/katilim-hisseleri-faiz-orani/ 

 

1 thought on “Katılım Endeksi Kriteri: Neden %33?

  1. Bu Hadis’in faizi helal kılan herhangi bir yorumu mümkün değil. Faize girmeden katılabilecek şirket yoksa, borsaya girmemek de bir yoldur. Bu hayati bir mesele değil. İçki içmeden zengin olamıyorsan bu içkiyi helal kılmaz.
    Belki Katılım endeksinin fetvası vardır ama bu kesinlikle sizin “değerli” yorumunuzla alakasızdır.

Comments are closed.