17 Nisan 2024 02:55

Finansal ürünlerin zekâtı konusunu klasik eserlerde birebir bulmak pek mümkün değildir. Bu çalışmada, çağdaş fakihlerin özel araştırma kitapları ile İslâmî finansal kuruluşlar için önemli ve bir şer’î standart kaynağı kısa adı AAOIFI olan İslâmî Finans Kuruluşları Muhasebe ve Denetleme Kurumu’nun el-Meâyîru’ş-Şer’iyye‛ adlı kitabına bolca atıfta bulunularak finansal ürünlerin zekatı konusundaki görüşler ve tartışma noktaları incelenmiştir.

 
Hisse senetlerinin zekâtı hususunda başlıca dört görüş bulunmaktadır: İlk görüşe göre hisse senedi sahibi, senetleri ticarî gaye ile elde bulunduruyorsa şirketin faaliyet alanı dikkate alınmalıdır: İlgili şirket bir sanayi ortaklığı ise kârdan, ticaret ortaklığı ise sahip olunan paydan zekât ödenir.
 
İkinci görüş, hisse senedinde hem pay sahibinin niyeti hem de hisse senedinin türünü dikkate almaktadır. Buna göre;

 

a. Eğer kişi hisse senedini, gelirinden istifade maksadıyla almış ise şirketin faaliyet alanına göre zekât öder. Buna göre şayet şirket ziraatla iştigal ediyorsa ziraî ürün zekâtı; sanayi şirketi ise net kârdan ticarî ürün zekâtı; ticarî bir firma ise, sabit varlıkların ve yönetim masraflarının düşülmesinden sonra hisse senedinin gerçek değeri üzerinden zekât verilmelidir.

 

 
b. Eğer kişi hisse senedini, alım satımını (trade) yapmak için edinmişse şirketin faaliyet alanı ne olursa olsun ticaret eşyası gibi kabul edilip piyasa fiyatı üzerinden zekâtı verilir. Bu görüşü birinciden ayıran nokta kişinin niyetine itibar edilmesidir.
 
Üçüncü görüş, şirketin faaliyet alanına/kişinin niyetine bakmaksızın, hisse senedinde zekâtın, ticaret malı olarak gerekli olduğunu savunmaktadır. Ebû Zehra, Abdurrahman Hasen, Hallaf, Refik Mısrî ve Yusuf Karadâvî gibi âlimler bu görüştedir. en çok tercih edilen görüş de budur.
 
Dördüncü görüş zekâtı ödeyenin kişi veya şirket olmasına göre durumu farklı değerlendirmektedir. Şöyle ki;

 

Eğer zekâtı şirket ödüyorsa, zekâtın gerekli olduğu mal türü ve nisab, tüm şirket tek bir şahsa aitmiş gibi değerlendirilip gerçek şahıstaki zekât hükümleri aynen uygulanır. Eğer zekâtı gerçek şahıslar ödeyecekse bu durumda onun niyetine bakılır. Gelirden istifade için almışsa hisse senedini tutmaya başladığı günden itibaren bir yıl geçtikten sonra elde ettiği gelirin zekâtını öder. Ticaretini yapmak için edinmişse ticaret malı zekâtı vermelidir. Şimdiye kadar aktardıklarım, İslâm Fıkıh Akademisi ve 11. Muasır Zekât Meseleleri Kongresi’nde alınan kararlardır.
 

 

AAOIFI fıkıh heyetinin ise hisse senetlerinde zekât meselesine daha sade bir şekilde yaklaştığı görülmektedir.
 

 

Şöyle ki;

 

 
Şayet hisse senedi ticaret amacıyla edinilmiş ise ticaret mallarının zekâtı gibi (%2.5) zekâta tâbîdir. Fakat yükselişinden yararlanmak amaçlanıyorsa şöyle bir uygulama takip edilmelidir:
 
Hisse başına düşen zekâta tâbî mal (para, ticaret malı, tahsili umulan alacaklar) miktarı şirketten öğrenilebiliyorsa zekât buna göre ödenir. Şirketten böyle bir bilgi alınamıyorsa hisse başına düşen zekâta tâbî mal miktarı kişisel araştırma ve takdire göre belirlenir. Şirketin elinde zekâta tâbî varlık yoksa net gelir üzerinden bir yıl geçtikten sonra elde kalan miktardan zekât verilir.
 
Şirket yönetiminin zekâtı ödeyip ödememesinin, hisse senedi yatırımcısının ödemesi gereken zekâta etkisi konusunda ise şu görüş ileri sürülmüştür:
 
a. Eğer hisse senedi sahibinin gayesi alım satım yaparak gelir sağlamaksa şirket zekât vermiş olsa bile piyasa değeri üzerinden %2.5 oranında zekât ödenmelidir.

 

b. Eğer amacı yatırım yapmak ve dağıtılacak temettüden istifade etmekse bakılır: Şayet şirket zekât ödemiş ise hisse senedi sahibinin yeniden zekât ödemesi gerekmez. Çünkü esasında şirket onun adına zekât ödemiştir. Eğer şirket zekât ödememiş ve zekâta tâbî miktarı hisse senedi sahibine açıklamış ise bu miktarın zekât olarak ödenmesi gerekir.

 

 
c. Eğer kişinin maksadı ne ticaret ne de temettü ise sadece hisse senetlerini sattığında yıllık zekât ödenmelidir. Hisse senetlerinin fiyatının düşmesi veya başka bir sebeple satmayı beklemekte olan, uygun fiyatı bulunca satmayı hedefleyen kişiler bu gruba örnek verilebilir.
 
Bir başka görüşe göreyse hisse senetlerinin zekâtında asıl odaklanılması gereken nokta şirketin, şirketin bütününe yönelik olarak zekâtı ödeyip ödemediği hususudur. Buna göre; Eğer şirket gerekli olan tüm zekâtı ödemiş ise hisse sahiplerinin ikinci kez zekât ödemesi gerekmez.
 
Şayet şirket zekâtı ödememiş veya sadece ana sermayedârların zekâtını ödemiş ise iki ihtimal söz konusudur:
 
a. Kişi hisse senedini ticaretini yapmak ve alım-satım arasındaki değer farklarından gelir etme gayesi ile edinmiş ise hisse senedinin, zekâtın farz olma tarihindeki piyasa fiyatı üzerinden % 2.5 hesap ederek zekâtını ödemesi gerekir.
 
b. Eğer hisse senedi yatırım amaçlı, yani sürekli alıp satma değil de şirketin temettülerinden istifade etmek amacıyla edinilmişse bu miktarın % 2.5’lık kısmı zekât olarak verilmelidir.
 
Bir görüşe göre kişi buradan elde ettiği geliri, varsa diğer gelirlerine dahil eder. Sonra nisab (80.18 gr altın) ve üzerinden bir yıl geçme (havelân-ı havl) şartları açısından birlikte değerlendirme yaparak % 2.5 oranında zekât verir.
 
Bilgiselimizin sonuna gelirken aslında Müslümanlar olarak finansal piyasalarda ne kadar öksüz olduğumuzu daha iyi görebiliyoruz. Şirketin zekatı ödemesi ihtimalinden bahsediliyor ama zekat ödeyip bunu yatırımcılarına bildiren bir şirket var mı mesela?
 
Müslümanca yatırımın aslında ne kadar zor ve karmaşık olduğunu aynı zamanda uzmanlık gerektiren bir alan olduğunu ve harama düşmemek için mutlaka yardım alınmasını gerektiğini düşünüyorum. Bu da farklı bir bilgiselinin konusu olsun.
 
Yazıda İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku hocası Doç. Dr. Abdullah Durmuş’un ‘Finansal Ürünlerin Zekâtı’ adlı çalışmasından faydalanılmıştır.

Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/helalbor/public_html/wp-includes/functions.php on line 5420

Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/helalbor/public_html/wp-content/plugins/really-simple-ssl/class-mixed-content-fixer.php on line 107