29 Mart 2024 13:40

İslâm hukukunda bir şeye para diyebilmek için bazı şartları taşıması gerekmektedir. Bu kapsamda kripto paraların bu şartları taşıyıp taşımadığı tespit edilmelidir. Hz. Peygamber’in mevcut olmayan ya da henüz mülk olarak edinilmeyen malın alışverişini yasaklamasından hareketle İslâm hukukunda akdin sıhhati açısından malın mevcut olması yönünde bir anlayışa varılmıştır.

Mecelle’nin, “Tab-ı insanî mâil olup vakt-i hacet için iddihar olunabilen şeydir ki, menkûle ve gayri menkûle şamil olur” maddesinde de malın fiziki bir varlığı bulunması gerektiği belirtilmiştir. Fiziksel varlığı olmadığından menfaatler ve haklar mal kapsamı dışında değerlendirilmektedir. Malın fiilen ihraz edilmemiş olması mütekavvim olmadığı anlamına gelmekle beraber müstakil bir varlığa erişmeyen şeyler için de aynı şey söz konusudur. Sözgelimi bir hayvanın göğsünde bulunan süt sağılmadığı ve müstakil olarak somut bir varlığa erişmediği sürece mütekavvim mal olarak görülmediğinden satım akdinde hukûkî işleme tâbi tutulmamaktadır. Buna göre kripto paralar mütekavvim mal olarak değerlendirilemeyecektir. Ancak kripto paralar şer’î olarak yasaklanmadığından dolayı mütekavvim mal olarak kabul eden İslâm hukukçuları da bulunmaktadır. Faraz Adam, Bitcoin’in her ne kadar semen özelliği taşımasa da mütekavvim mal olarak değerlendirilebileceğini söylemiştir. Filistin Yüksek Fetva Kurulu ise, fiziki bir varlığa sahip olmaması, garar içermesi, kumara benzemesi, haksız kazanca ve sebepsiz zenginleşmeye yol açması gibi nedenlerle kripto varlıkların şer’î yönden para sayılamayacağını vurgulamıştır.

Kripto sisteminde veriler kendilerine özgü araç ve cihazlarda muhafaza edilebilir olduğundan maldan elde edilen menfaate benzemektedir. Kiralanan malın menfaati o şeyin kendisinden ayrı nasıl düşünülemiyorsa blockchain teknolojisi içindeki kripto paralar da blockchain teknolojisinden ayrı düşünülemez. Bilgisayar yazılımı tabanına sahip olan kripto para yazılımları, insan hayatına sağladıkları kolaylıklardan dolayı menfaat olarak kabul edilerek hukukî zeminde değerlendirilebilecektir.

Sanal para olarak adlandırılan kripto paraların nesnel gerçekliklerinin olmaması, ma’dum oldukları şeklinde yorumlanmasına neden olabilmektedir. Bilgisayar yazılımları, programları ve internet aracılığı ile elde edilen veriler somut varlıklar olmadıklarından bu verilerin hukukî açıdan eşya-mal niteliğinde olmadıkları söylenebilir. Ancak bilgisayar yazılımları ve programları bir veri taşıyıcısına yüklenmeleri halinde eşya niteliği kazanabilecek ve fikri hak konusunu oluşturabileceklerdir.