26 Nisan 2024 12:12

Giriş

Kripto paraların ortaya çıkışıyla birlikte geleneksel yöntemlerden farklılaşmış veri tabanı yapısıyla günlük yaşamda ve ticari faaliyetlerde, gerçek veya sanal ürün ve hizmetlerde ödeme aracı olarak birçok firma tarafından kullanılmaları ve borsada işlem görmeleri nedeniyle gittikçe büyüyen bir pazar hacmine ulaşmaları dikkate alındığında fıkhî boyutuyla da ele alınması gerekir.

Mali mübadelelerin geçerli olabilmesi için karşılıklı rızâya dayanması ve haksızlıkla yenilmemesini emreden ayet, doğrultusunda fâkihler her şeyden evvel kripto para işlemlerinde “garar, gabn, tağrir, hile, cehl ve faiz” gibi durumların bulunmaması gerektiğini vurgulayarak bunları içeren akitlerin sahih olmadığını söylemişlerdir. Aynı şekilde parasal işlemlerde hukuk normlarının zorunlu kıldığı, malın tedavülde olması, yapılan işlemin belirli ya da belirlenebilir olması, o malın sübutu ve malın korunması yönündeki önemli gayelerin meydana gelmesine hassasiyet gösterilmelidir. Bu doğrultuda kripto paraların da vurgulanan sözleşmelerin hukuken gayelerine uygun olarak lüzum şartlarını taşıması öncelikli şartlarındandır.

Bazı İslam Hukukçularının Görüşleri

Filistin Yüksek Fetva Kurulu, kripto paraların garar (belirsizlik) içermesi, fiyatlarda ani dalgalanmalar barındırması, fiziki olmayan varlık olması, kumara benzemesi, haksız kazanca ve sebepsiz zenginleşmeye yol açması ve herhangi bir kamu otoritesince onaylanmamış olmaları gibi nedenlerle paranın sahip olması gereken şer’î açıdan bir kısım özelliği taşımadıklarından dolayı para olarak sayılamayacağına karar vermiştir. Bu bağlamda şer’î açıdan bilinen ve genel kabul gören semenlerden farklılık arz ettiğini ifade ederek kripto para kullanımı ve alım-satımını haram olarak görmüşlerdir.

Filistin Yüksek Fetva kurulunun kripto paraların kullanımıyla ilgili sakıncalarından dolayı haram görme gerekçelerine benzer bir açıklama Mısır Fetva Sekreterliği’nden gelmiştir. Mısır Fetva Sekreterliği başta Bitcoin olmak üzere kripto para birimleri konusunda ekonomistlere ve taraflara atıfta bulunduktan sonra aldatma ve garar ihtiva etmelerinden dolayı para birimleriyle alım satım ve kiralama yoluyla işlem yapılmasının kanunen yasak olduğunu söylemiştir. Yine benzer bir açıklamayı yapan Şevki İbrahim Allâm, kripto paraların ekonomik düzeni bozmasından dolayı şimdilik fıkhen tedavül imkanına sahip olmadığını belirtmiştir.

Kripto paralara olumsuz yaklaşanların görüşlerini oldukça yumuşatan Müftî Faraz Adam, yaptığı çalışmasında kripto paraların barındırdığı birçok riski sıraladıktan sonra bu paraların en yaygını olan Bitcoin’in İslâm ekonomisinin ilkeleriyle bağdaşmadığını ancak bundan elde edilecek kârın hukuka ve şeriata uygun bir hale getirmenin mümkün olabileceğini vurgulamıştır.

Konuyu İslâm borçlar hukukuyla ilişkilendirerek açıklayan Abdülvehhab el-Akîl, kripto paralarla ilgili çalışmasında, geleneksel paraların günümüze kadarki sürecini değerlendirdikten sonra Bitcoin ve türevlerini, paranın fonksiyonunu yerine getirme özelliğinden dolayı itibarî para kapsamında değerlendirmiştir. Ayrıca blockchain madenciliğini cuâleye (ödül sözü verme) benzeterek meşruluğunu vurgulamış ve Bitcoin madenciliği karşılığında alınan paranın da İslâm’a uygun olduğunu ifade etmiştir.

Kripto paralarla ilgili görüşünü Makâsidü’ş-Şerîa mihverinde açıklayan Muhyiddin elKaradaği, İslâm ekonomisinin temelinin değişime, üretime, tüketime ve yardımlaşmaya dayandığını belirtmiştir. Bitcoin ve benzerlerinin bu ilkelere zarar verdiğini, kripto para birimlerinin kullanımının, insanların mallarının haram yollardan elde edilmesi süreci olduğunu ifade etmiştir. Bu tür paraları kullananların az bir kısmının kâr elde ettiğini, çoğunun ise zarar ettiğini bu durumun toplumsal ve ekonomik bakımdan sorunlara yol açtığını, dolayısıyla kripto para kullanımının caiz olmadığını belirtmiştir.

Hayreddin Karaman, kripto para ticareti yaparak al-sat işlemleriyle kâr elde etmenin İslâm hukukuna uygun olmadığını ifade ederek kripto paraların merkezi bir kuruluşunun olmamasının, fiyatının çok değişken olmasının ve haksız kazanca aracı kılınmasının bu paraların cevazına engel oluşturduğunu belirtmiştir. Orhan Çeker “Kripto paralar para olma vasfını kazanabilmiş değil. Bu vasfı kazanması için; bir devletin bu parayı kabul yani tekeffül etmesi, bir mal veya hizmetin karşılığı olması yani bir mal veya hizmeti ifade etmesi gerekir. Bu para bir mal veya hizmeti ifade ediyor mu? Yok. Öyleyse bu para neyin karşılığıdır? Hiç. Bu yüzden bu para caiz görünmemektedir.” ifadesini kullanmıştır.

Din İşleri Yüksek Kurulu; kendisine yöneltilen “Kripto paraların yatırım maksatlı alınması caiz midir?” sorusuna karşılık paranın, bir kamu otoritesince bastırılan ve ülkede tedavül aracı olarak kullanılan, fiziki varlığa sahip, kâğıt ya da metal nesne olduğunu belirtmiştir. Yine kripto paraların dini hükmüyle ilgili sorulan diğer bir sorunun cevabında, kullanıcılar tarafından tedavül veya değer ölçüsü olarak genel kabul gören, kaynağı yönüyle kullanıcılarına güven veren, sürüm aşamalarında belirsizlik ve aldatma içermeyen, tarafların haksız zenginleşmelerine sebep olmayan her türlü paranın kullanımına izin verilebileceğini açıklamıştır.

İslâm hukukunun genel prensipleri çerçevesinde kripto paralara kuşkuyla yaklaşmak isabetli olabilir. Fakat kripto paranın, servet biriktirme ve mübadele aracı fonksiyonuna sahip olması halinde günlük hayatta tedavül imkânına kavuşması mümkün olabilecektir. Kamu otoritelerinin kıymetli emtialara endeksli kripto para birimlerini piyasaya sürmeleri, yakın zamanda bu paraların tedavülde yaygınlık kazanacağının göstergeleridir. Kripto para hakkında dile getirilen sakıncalarının giderilmesi, özellikle belirsizliğinin minimize edilmesi halinde bu paraların yasal yönden para olarak kabul edilmesinde bir mahsur görülmeyeceği yönündeki fetvaların, Hasan Doğan’ın “kripto paraların sakıncaları giderildikten sonra para olarak işlem yapılabilmesinin imkân dâhilince olacağını” belirten açıklamalarıyla paralellik arz ettiğini söyleyebiliriz.

Kripto para birimlerinin İslâm Hukuku açısından değerlendirilmesi ile ilgili Süleyman Kaya, “Kripto para birimlerinin kullanımının fıkhi açıdan meşru olduğunu, caiz oluşunu engelleyen ciddi bir problemin gözükmediğini, İslâm hukuku çerçevesinde dini ve hukukî işlemlere tâbi olacağını ve İslâm ekonomisi kapsamında işlem göreceğini” ifade etmiştir.

Blossom Finance Şeriat Danışmanı Muhammed Ebu Bakar, kripto para ile sahtecilik işlemlerinin yapılmasının kolay olmadığını, Bitcoin’in sadece bir yerde muhafaza edildiğini, başkasının hesabına kendi şifresi ile aktarma yapılmadığı sürece paranın hesapta kalmaya devam edeceğini, kripto para iş ve işlemlerinin yürütüldüğü sisteminin altyapısında kontrol mekanizmasının bu şekilde oluştuğunu dolayısı ile doğrulanabilir ve kontrol edilebilir olduğunu özellikle belirtmiştir. Kaldı ki bankalar, kripto para birimleriyle yapılan işlemlerin değerlerinden yüzlerce kat fazla kâğıt para ihracını dijital ortam üzerinden gerçekleştirmektedirler. Kripto paraların yasal olmayan işlerde kullanılarak illegal para kazanmaya sebep olabilmesi muhtemeldir. Ancak bu sorun, kripto paraların mahiyetiyle doğrudan ilgili bir durum olarak görülmemesi gerekir. Kripto paraların meşru ticaret veya yatırım aracı gibi asli görevi dışında kullanılması, kripto paraları değil, bu paraların yasa dışı kullanımından kaynaklı bir sorumluluk yükleyebilir. Yasal olmayan yollarda kullanıldığı gerekçesi ile kripto paraları caiz görmeyenler muhtemelen kripto paraların sistemsel altyapısını oluşturan blockchain teknolojisini çok iyi bilmediklerinden dolayı bu paraları ilk etapta meşru görmemişlerdir.

İslâm hukuku açısından kullanılmasında sakınca görmeyenler yanında, kripto paraların tahmin edilemeyen anî dalgalanmaları sebebiyle ağırlıklı görüşün bu ürünleri riskli bulduğunu, bu paraların kullanımıyla ilgili fıkhen lehte ve aleyhte görüşler olduğunu, eğer bu paralara yatırım yapmanın bir fırsat alanı oluşturduğu düşüncesiyle hareket edilecekse ihtiyatlı işlem yapılması gerektiğini ifade edenler de olmuştur.

Malezya gibi birçok katılım finans yapılanmalarına danışmanlık yapan Bakar, kripto paraların kullanımıyla ilgili olumlu görüşte bulunurken öncelikle kripto para teknolojisiyle elde edilen paraların, dini vecibelerin yerine getirilmesinde de sakınca olmadığını vurgulamıştır. Kripto paraların kullanımının İslâm hukukunda meşru olduğunu söyleyen Bakar, her parada olduğu gibi bu paralardaki ani dalgalanmaların haram olduğunu söylemek için yeterli olmayacağını ifade etmektedir.

Burada kripto paraların, fıkhen meşrutiyetine yönelik doğru bir sonuca varmak için çağımızın gerçekleriyle de yüzleşmemiz kaçınılmaz olacaktır. İçinde bulunduğumuz zamanda kripto para borsalarında, risklerine rağmen çok geniş bir ağda, çok yüksek işlem hacmine ulaşan finansal işlemler yapılmaktadır. Fiziksel varlığa sahip olan paralar, nasıl ki tedavülde kullanılıyorsa bu paralar da servet biriktirme aracı olarak ya da para nakil işlemlerinde kullanılmasında fıkhen bir sakınca bulunmamaktadır. Aynı şekilde kripto para madenciliği de fıkhen yasaklanmamıştır. Ancak manipülasyon yapmak ve spekülasyon amacıyla kullanmak yasaklanmıştır.

Zaten kripto paralar için mevcut riskler ve tedirginlikler, geleneksel paralar için de söz konusudur. Önemli olan kripto para ve diğer para türlerinin nasıl ve hangi amaçla kullanıldığıdır. Kripto parayı ister para ister mal veya menfaat, isterse de finansal varlık olarak kabul edelim, geleneksel paralarda olduğu gibi bu paralar fıkhen yasaklanmadığından, zenginlik hesabına katılarak zekât veya hac gibi dini vecibelerin yerine getirilmesi gerekir. Aksi bir durumda kripto paraların gelirinden zekât verilmez ise İslâm dininin temel vecibeleri gözetilmemiş olacaktır.

Öyleyse bu paraların gelirinden şartları oluştuğu nispette dini vecibelerin yerine getirilmesi gerekir. Kaldı ki bu yönde İngiltere’de bir Türk camisi kripto para birimleri ile sadaka kabul etmeye başlamıştır. Bu konuda en erken uygulamalardan sayılabilecek açıklama Ramadan Cami Yönetim Kurulundan gelen ve “Toplanacak zekâtın, camide gerekli tadilat yapmada, fakir insanların ihtiyaçlarını karşılamada kullanılacağını” belirten, “Müslümanlar zekât vecibelerini web sitemizden Bitcoin ve Ethereum olarak yapabilirler” şeklindeki duyurudur. Bahsedilen camii danışmanı Zayd al-Khair, “Herhangi bir para birimi kendiliğinden helal ya da haram olamaz. Önemli olan paraların hangi yönde kullanıldığıdır.” ifade ederek caiz bir yolda kullanılan paranın helal olduğunu belirtmiştir.

Sonuç

Geleneksel ödeme sistemlerine alternatif olarak ortaya çıkan ve teknolojinin finansal sistemle birleşmesi sonucunda yaygınlık kazanan Bitcoin, kripto paranın ilk örneğidir. Kripto paraların en önemli özelliği kullanıcılarına düşük maliyetle süratli transfer avantajları sağlamasıdır. Fıkıh alimlerinin kripto paralarla ilgili müspet ve menfi yaklaşımın yanında bu paralar hakkında ihtiyatlı olmanın daha isabetli bir davranış olacağı yaklaşımı da mevcuttur. Menfi görüşte olanlar, kripto paraların para olmadığı gibi mal olma şartlarını da yerine getirmediğini vurgulamaktadırlar. Müspet görüşte olanların bazılarına göre kripto paralar dijital bir değerdir, diğerlerine göre ise paradır. Kripto paralar, bir dijital değer ifade etmektedir. Ancak şimdilik yaygınlık kazanamamış olmasından dolayı fiziki varlığa sahip para veya değerler gibi bir işleve sahip olmadığını söyleyebiliriz.

Fetva kurulları ve İslâm hukukçularının ekseriyeti kripto para kullanımının caiz olmadığını belirtmiş ancak caiz olduğunu söyleyenler de çıkmıştır. Kullanımına cevaz verenler de kripto sisteminin barındırdığı riskler nedeniyle temkinli davranılmasının en uygun tavır olacağını vurgulamışlardır.

Kripto paraların şu an yaygınlaşmasını engelleyen en önemli faktör, yasal alt yapı eksikliğinin olması ve fiziki bir varlığa dayanmaması gibi bazı belirsizliklerinin bulunmasıdır. Ancak devletlerin, kripto paraların mübadele aracı ve değer ölçüsü olarak kabul edilmesi yönünde hukukî düzenlemeler yapma eğilimine girdiklerini de görmekteyiz. Ülkemizde de bu yönde çalışmalar yapıldığına dair haberler, yakın zamanda kripto paraların kullanımıyla ilgili yeni yasal düzenlemeler yapılabileceğinin işaretleridir. İslâm hukukunda, alım-satım, kiralama işlemlerinde kişilerin karşılıklı rızaya dayanmaları beklenmektedir. Hakkaniyete uymayan kazanç yollarının bertaraf edilmesi yanında belirsizlik, sebepsiz zenginleşme ve aldatmadan uzak durmaları dinî ve hukuki bir zorunluluktur.

Tarih boyunca bir şeyin para olarak vasıflandırılabilmesi için, insanların genel kabulüne dayanan ve bir mübadele aracı olarak kullanılan, servet saklama ve bir değer ölçüsü olan vasfını kazanması gerekir. Bir şeyin para vasfını kazanmasında bir devlet otoritesi tarafından kabul edilmesinin şart olmadığını söyleyebiliriz. Zira tarihsel süreçte kamu otoritesinin bulunmadığı toplumlarda para işlevini gerçekleştiren birçok mal, madde, emek veya şey para olarak tedavül etmiştir. Ancak hukukî bir altyapının olması ve devlet güvencesinin bulunması halinde insanların menfaati olacağı da ortadadır.

Her parada olduğu gibi kripto paralar da birtakım risklerle birlikte teorik planda toplum tarafından tedavül aracı ve kıymet ölçü birimi olarak kabul edilmesi durumunda aynen kâğıt paralar gibi para olma vasfına kavuşurlar ve paranın bütün özelliğini yerine getirirler. Zaten her geçen gün toplum hayatına, kurum ve kuruluşların portföyüne, yeni ödeme, kiralama, fonlama, tasarruf ve transfer enstrümanlarının girmesi mümkündür. İslâm hukukunda, birtakım riskler ve sakıncalar nedeniyle, kripto paraların tümden meşru olmadığı yönünde genellemeci bir tavır içerisine girerek bir hüküm verilmemelidir. Her parada olduğu gibi kripto paralarda da bazı olumsuz durumlar tabii ki göz ardı edilemez. Fakat bu paraların da sakıncalarının giderilmesine çalışılmalı en azından olumsuz yönleri sebebiyle hiç yokmuş gibi de davranılmamalıdır. Zira yakın zamanda bu eksikliklerin giderilmesi ve hukukî altyapının oluşturulmasıyla tedavül edilebilir hale getirilebilir.

İslâm hukuku (fıkıh ilmi), bireyin, hayatının bütün alanlarını kapsayan ve her faaliyeti ile ilgilenen bir ilim dalıdır. Bu faaliyetlerden biri de hiç şüphesiz kişinin iktisadi hayatında önemli bir yere sahip olan paradır. Bu nedenle İslâm hukukunda paranın mahiyet ve fonksiyonlarının doğru anlaşılabilmesi için devlet merkezli anlayışın ötesine çıkılarak geniş bir perspektiften bakılması gerekir. İktisatçılar gibi İslâm hukukçuları da kripto paralara temkinli yaklaşılması gerektiği sonucuna varmışlardır. Bu noktada riskleri şer’î sakıncaları bertaraf edilmesi halinde kripto paraların hem değer saklama hem de alım-satım ve kiralama işlemlerinde ödeme aracı olarak kullanılabileceğini söyleyebiliriz.

Özetini sunduğum bu makale, çok daha geniş haliyle Kıymetli Nuri Kahveci hoca ve Doktora öğrencisi Yahya Bilginer hocanın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi’nin Haziran, 2021 sayısında “Çağdaş İslâm Hukukçularının Kripto Paraların Meşruiyetine Dair Görüşlerinin Analizi” adıyla yayımlanmıştır.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/helalbor/public_html/wp-includes/functions.php on line 5420

Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/helalbor/public_html/wp-content/plugins/really-simple-ssl/class-mixed-content-fixer.php on line 107