28 Mart 2024 19:03

Türkiye Katılım Bankaları Birliği yayınları arasında çıkan Doç. Dr. İshak Emin AKTEPE‘nin kaleme aldığı Sorularla Katılım Bankacılığı kitabında bu konu ele alınıyor. Kitapta yer alan bilgileri aktarıyoruz.

Ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları SPK’ca belirlenen kıymetli evraklara menkul kıymet denilir. Hisse senetleri, tahvil ve hazine bonoları menkul kıymetler arasındadır. Menkul kıymetlerin arz ve talebinin karşılandığı organize pazarlara ise menkul kıymet borsası adı verilir.

Hisse senetleri ait oldukları şirkete ortaklık sonucu verdiklerinden alım satımları ilkesel olarak meşrûdur. Ancak ortak olunacak şirketlerin faaliyet ve gelirlerine göre hüküm değişmektedir. Dinen meşrû olmayan faaliyetler için kurulmuş şirketlerin hisse senedi alınamaz. Faaliyet alanı dinen meşrû olan ve dinin onaylamayacağı hiçbir geliri bulunmayan şirketlerin hisse senedi alınabilir. Şirket ana sözleşmesinde sayılan faaliyet alanları tamamen dinen meşrû olmakla birlikte dinin onaylamayacağı faaliyetleri ve gelirleri de olan şirketlerin hisse senetlerinin alım satımında ise görüş ayrılığı vardır. Kabul edilen görüşe göre şirketin toplam aldığı fâizli kredi, hisse senetlerinin toplam piyasa değerinin % 33’ünü geçmiyorsa, şirketin fâizli bankalardaki mevduatının toplamı, hisse senetlerinin piyasa değerinin % 33’ünü geçmiyorsa ve şirketin dinin uygun görmeyeceği kârı o yılki kârının % 5’ini geçmiyorsa böylesi şirketlerin hisse senedi alınabilir. Az da olsa dinen gayr-ı meşrû geliri olan şirketlerin hisse senedi alınmaz diyenler de vardır. Temettü alındığında dinin uygun görmediği gelirler toplam gelirin içinden çıkarılıp ihtiyaç sahiplerine aktarılır. Türkiye’de Katılım Endeksi böylesi bir incelemenin ürünüdür.